Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Kendine hoşça bir bak
Yorum Sayısı: 3,833
Konu Sayısı: 3,634
Üyelik Tarihi: Sep 2011
Rep Puanı: 6,050
Cinsiyet: Erkek
Meslek: İşletme
İşletim Sistemi: win7
Bilgisayarım: phılıps
İnternet Tarayıcı: Google Chrome
Nerden: Dünyadan
Takim: galatasaray
#1
f3386a9a-ed86-453a-b8ae-8d4c68f0300b.jpg

İstanbullu Gelin, 43. bölümüyle de şahane bölümler serisini bozmadı, insanın içine işleyen sahneler ve cümlelerle dolu bir bölümdü. Yazanın, yönetenin ve oynayanların ellerine sağlık. Tüm bölüme bayılsam da benim için bölüme en çok damga vuran sahneler Süreyya’nın Dilara ile olan kavgaları sonrası Dilara’nın söylediklerinin bir kısmının ne kadar da doğru olduğunu fark ettiği anlardı.

İnsanın en zor yüzleşmeleri kendisiyledir hep, Süreyya için de böyle oldu. Evet, en yakın arkadaşı, kardeşi Dilara’yı kaybetmenin eşiğine gelmesi zordu ve canını çok yaktı ama onu asıl üzen, Dilara’nın onu hayallerini satmak konusunda suçlaması oldu. ‘Sen sahneye çıkıp bir şarkı söylemeyeli ne kadar oldu?’ sorusunu duyunca anladı Süreyya hayallerinin ne kadar uzağına düştüğünü. Bilerek ve isteyerek yapmadı bunu belki ama önceliği hep Faruk oldu, konakta yaşananlar oldu, zaman zaman Esma Sultan bile oldu ama kendisi olmadı. Bir Boran gelininin sahneye çıkmasının yakışık almayacağı fikri ile dalga geçti başta, buna direndi ama sonunda bir baktı ki bunu kabullenmiş. Yine de insan içi neyse onu değiştiremez, Süreyya da eve kapanıp Esma Hanım’la gezmelere gidecek bir kadın olmadığını hatırladı nihayet ve Faruk’a bunu söyledi aylar sonra. Tam da o sırada Esma Hanım da konuşmaya orta yerinden girip ‘Sen tam Boran olmuşsun’ demedi mi, herhalde Süreyya’ya edilebilecek daha büyük hakaret yoktur hayatta. Boran olduğunu, Boran olmayı bir kâbus haline getirmiş kadından duymak kendine ihanetlerin en büyüğü değilse nedir?

0133ab00-da40-4af3-b751-b868a0662817.jpg

Müziği kıssan da şu kızı gerçekten bir dinlesen

Peki Faruk ne yaptı? Çalgıcı çengici toplayıp Süreyya şarkısı çaldırdı yine. Farukçum, her başın sıkıştığında bunu bu şekilde halledemezsin. Her seferinde aranızdaki aşka sığınamazsın. Süreyya’yı olduğu gibi kabulleneceksin, ancak böyle mutlu olabilirsiniz gerçekten. Ancak ikiniz de kendi doğanızı özgürce yaşarsanız yürür bu ilişki.

81f1dcbf-6fba-42ef-9eac-b4fd3cd003ff.jpg

Faruk'a bakarken Adem- temsili değil

Faruk’un bu bölüm tek vukuatı Süreyya ile değildi tabii. Aşırı her şeyi bilen biri olduğu için Adem’e gitti mangalı, çalgıcıları ve öteki Boran kardeşleri de alıp. Adem’in yarası o kadar derin ki Faruk’un bunu anlamanın yanına yaklaşmasını bile beklemiyorum elbette ama mevzuya bir nebze de olsa saygı gösterse çok memnun olacağım. Adem’e kaçırdığı hayatı hatırlatıp, o yarayı kanırttıkça kanırtmak neye merhem olacak acaba çok merak ediyorum. Ne yaptığını sanıyorsun Faruk?Şimdi tanıdıkça görüyorum da sen resmen küçük bir Esma Sultan’sın aslında. Her bakışı, her kelimesi, sesinin her tonuyla içimize işleyen bir Adem olan Fırat Tanış’a diyecek kelimem yok açıkçası. Fırat Bey, canımıza kastınız var adeta son haftalarda. Adem çok mutlu olsun diye dualara kardım Allah sizi inandırsın. Siz oynayın biz izleyelim, hep.

109d6eb6-fe4d-4470-ad43-9f572ad5748e.jpg

Banyo şeffaf olmayaydı bari

Gelelim bölümün en romantiklerine. Hayatta en güvendiği insanlardan biri- belki de en güvendiği- olan Nurgül’ün kendisini bırakıp gideceğini öğrenen (bunda bu kadar şaşıracak ne vardı bir de onu anlasam) Esma, nihayet kendi hayatını yaşamaya ve başkalarına da rahat vermeye karar verdi. Tabii kendisi bunu rahat vermek olarak adlandırmaz, nankör bir grup insana gereken dersi vermek olarak tanımlar. Neyse, Esma ilgili konuşacağımız şey bu değil bu hafta. Kaderin ağlarını örmesi sonucu sevdiceği ile bir otel odasında kalmak zorunda kalan ve muhtemelen yılardır uyuduğu en huzurlu uykuyu uyuyan Esma’dan bahsetmek istiyorum. Ne kadar yakışıyor ve iyi geliyor sevilmek her insana. Çok mutlu olsun Esma ve Garip, her şeye rağmen hak ettiler bunu.

f0d35f9f-1776-4618-99fa-3576febb9002.jpg

Bir an önce iyileş Ada

Bölümün en kötü haberi Ada’dan geldi. Doktorun bir kan hastalığından şüphelendiği ve olası bir ilik nakli ihtiyacı için ‘Bir kardeşi olsa bu kadar endişelenmezdim’ dediği Ada, anne babasını büyük bir acı ve zor bir kararla bıraktı. Elbette evlatları için yapmayacakları şey yok onların da ve aralarında ne olursa olsun bir kardeş yapmaya çalışma ihtimalleri yüksek. Bir dizi için klişe bir durum aslında ama İstanbullu Gelin ekibine güvenim o kadar yüksek ki, burada da aklımıza gelmeyen şeyler olacağına eminim. Bir de çok ufak bir konu belki ama mesela doktora isminin yanına ‘abi’ getirerek hitap ediyorlar ya, bir anda bir dünya kuruluyor gözümüzün önünde. Bursa’nın saygın bir doktoru, ikisinin de çocukluğu elinde geçti muhtemelen ve şimdi de onların çocuklarına bakıyor. Bu ufak ufak şeyler dizilerde ortama yabancılaşma ile ortamı benimseme arasında o kadar büyük fark yaratıyor ki ve İstanbullu Gelin buralardan hep tam puanla geçiyor. Bakalım önümüzdeki günler neler gösterecek?

İyi seyirler dilerim.

*âlemin özüsün sen, varlıkların gözbebeği olan insansın sen, diye devam eden şahane bir Şeyh Galip dizesi. Tamamını okumanızı öneririm. 

yazan: Linkleri görebilmek için Üye Olun veya Giriş Yapın.

kaynak: ranini.tv
82688081_3749748_4241322423441.gif
Bir masal var yaşar, uzaklarda
Bu ömür yetmez ona kavuşmaya


b-491535-sdrhd.gif
Cevapla


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi



10tl.net Destek Forumu -

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping