Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Çatı Katı Aşk: Bu aşktan korkuyorum... *
Yorum Sayısı: 3,833
Konu Sayısı: 3,634
Üyelik Tarihi: Sep 2011
Rep Puanı: 6,050
Cinsiyet: Erkek
Meslek: İşletme
İşletim Sistemi: win7
Bilgisayarım: phılıps
İnternet Tarayıcı: Google Chrome
Nerden: Dünyadan
Takim: galatasaray
#1
16fc7249-a3fb-42d9-83fe-05119b7257f8.jpg
Çatı Katı Aşk 7. Bölüm: Bu aşktan korkuyorum… *

“Bu sana son mektubum
Ayrılmaya mecburum
Ne olur anla beni
Bu aşktan korkuyorum.” *

Aşk hem yaşatan hem öldüren şey. Eksilten ve çoğaltan da yine o. Bize bir amaç veren ama o amaçla ne yapacağımızı, nasıl yaşayacağımızı söylemeyen şey.. Dünyanın en büyük yalanı ve dünyanın en büyük gerçeği. O işte. Sadece o.

Ateş ve Yasemin başta sadece basit kiracı yalanlarından birini söyleyeceklerini zannetmişlerdi. Bunun hayatlarının yalanı olacağından; onları dünyanın en elzem hakkından, sevme hürriyetlerinden edeceğinden bihaberdiler. Neticede hayat planlara uymaz, planları bizzat O yapar. Bize de yaşamak düşer. Bir kenarında mutluluk kırıntısı bulup ona sahip çıkma, onu çoğaltabilme becerisi bekler hayat bizden. Bizi severse arada kıyak geçer, tersinden başladığı günlerdeyse yüzümüze bile bakmaz. Bu yaşına kadar hayattan ne öğrendin diye sorsanız, size buna yakın bir şeyler söylerdim.

def77603-4b65-4f3b-9760-263d01fbb706.jpg

Korkmak… Teslim olmaktan, iplerin elinden kayıp gitmesinden korkmak, doğrularından şaşmaktan yolunu kaybetmekten korkmak… Oysa kaybolmadan bulunan hangi şeyde kıymet bulunmuş ki? Ayşen de korkuyor, Yasemin de. Erkekler düz bir mantığa sahip oldukları için biraz daha gözü pek oluyorlar genelde. Ama biz kadınlar bunu yapamıyoruz. Önünden arkasından iyice emin olmak istiyoruz. Sırtımızı sağlama dayamadan yeni adımlar atmaktan kaçınıyoruz. Korkuyoruz apaçık. Ama yaşamaktan değil. İncinmekten ve hatta bundan da çok sevdiklerimizi incitmekten. Emin Bey’le Gülriz Hanım’ın durumları tam tersi olsaydı Emin Bey Gülriz Hanım’ı kaçırmanın bir yolunu bulurdu gibi geliyor bana. Daha çok sevdiğinden değil, sevme biçimindeki farklılıktan. Gülriz Hanım ona bir zarar gelmesinden korktu, onu koruyabilmek için kendi içinde bir yerleri öldürdü yıllar boyu. Emin Bey olsa onu arkasına alır göğsünü siper ederdi, muhtemelen hikâyenin sonunda ikisi de çok zarar görürdü ama beraber olur, bir nefeslik huzuru paylaşırlardı.

Bilmiyorum. Açıkçası ben de çok korkardım, yalanımız yok şimdi. Ama en çok da bir orta yol bulamamaktan korkardım sanırım. Yasemin’e benzerdim. Ne Ateş kadar atak olabilirdim ne de Ayşen kadar kaçabilirdim. Bir yerlerden destek bekler, anlaşılabilmek için çırpınır, çok kere hâyâl kırıklığına uğrar ama yine de gidemezdim. Demir de aslında hâl ve hareketleriyle Yasemin’den biraz destek görse mücadele edeceğini belli ediyor ama apaçık kelimelerle dile gelemeden kendi de konuşamayacakmış gibi duruyor. Ne diyeyim sevgili okur? Ben de şaştım kaldım bu işe.

1c2aa166-eaff-414f-9a30-c789ca97a385.jpg
Oysa sevmek yeterdi her şeye...

Klavyenin başına her seferinde dizi yorumu yazacağım diye geçiyorum ama boyuna hayatı sorguluyorum. Bilmiyorum sizler bu üslubumdan memnun musunuz ama ben izlediğim her şeyi artık bunun için izliyorum sanırım. Bir yerlerde bir kırıntı içerisinde kendime yol arıyorum. Bazen bir diyalogda bazen basit bir mimikte. Hani Demir dedi ya: “Ben bildiklerimi unuttum, unuttuklarımı da baştan bilmeye başlıyorum.” Hayatta bazen o güne kadar öğrendiğiniz tüm yöntemlerin işe yaramadığı kilitler çıkar karşınıza, her şeyi en baştan çözmeniz gerekir. Hatta belki o çok mühim sırrı en baştan bulmanız… Sevmek de böyle bir şey sanırım. Büyümek, gelişmek, yaşamak… Her yeni insanda, her yeni yolda içinizdeki bambaşka bir tarafa can verebilmek.
Sevgili okur, zaman geçiyor. Bildiğiniz bilmediğiniz tüm yollar bir gün bitiyor. Hani diyor ya Ezginin Günlüğü’nün o güzel şarkısı, gökyüzü bazen ciğerinize doluyor ama siz o nefesi her hâlükârda yine veriyorsunuz. Mesele kiminle kaldığınızda sanırım, ödenecek tüm bedeller ödendiğinde elde ne kalıyor, yanınızda kim var? Seçtikleriniz seçmediklerinize değiyor mu?

Günün sonunda o görkemli yalının upuzun masasında soğuk bir sessizliği paylaşan kişi de olabilirsiniz, daha tanıştığınız gün kocaman bir aileyi paylaşanlar da. Seçim kişinin kendisinde bitiyor. Çünkü iyiyle kötünün savaşında her zaman iyiler yahut her zaman kötüler kazanır diye bir kural yoktur. Her zaman mücadelesinden vazgeçmeyen taraf kazanır. Çünkü zafer yalnızca davasında ısrarcı olanların harcıdır.

a39d5691-95a3-45e5-8ec6-cd10b53a96dd.jpg
Güzel sahneydi. Çal baba bizim girişteki şarkıyı...

Bu bölüm güzel adımlar atıldı. Ömer Ayşen’le Ateş’i gördüğünde durum nasıl toparlanacak diye beklenirken beyimizin kendi ipleri ayağına dolandı, e düştüğü yerden de sesi pek duyulmadı hâliyle. ^^ Yalnız Yasemin’e sonuna kadar hak veriyorum, Ateş’in yaptığı gerçekten büyük sorumsuzluktu. Yasemin’i koca partinin içinde küçük düşürdü. Öyle kız kardeşiiiiiimli konuşmalarla anca ship bozulur Ateş Bey’cim, bize az kontrollü hareketlerle gel kendini ispat et bundan sonra. Gerçi Yasemin de karakterden beklenmeyecek şekilde kendini kaybetti. Yani Demir ona alenen sen bana yürüyor musun şeklinde hırbo bir çıkış yaptıktan sonra açıkçası ben biraz kendini çeker diye düşünmüştüm. Ama o sevgili yazarınızdan daha güçlü sanırım. Konuşamadığı zamanlarda bile savaşmaktan vazgeçmiyor. Pasif bir savunma hiçlikten iyidir diyor belki de. Bu bölüm Demir karakterinde bir rahatlama gördük. Yasemin’le sırdaşlıkları resmileşince onda da pasif bir umut peyda oldu. Ateş’le Ayşen tarafının kabullenilmesi epey zor olacak ama Demir nihayet kaçmayı bırakıp itiraf moduna geçebilirse o taraf daha sağlam durur gibi geliyor. Tabii bunda toplumun kadın-erkek kodlamalarının da etkisi olabilir.

Son sahnede Sevda, Demir’in odasını karıştırmaya başladığında anladım ben o cüzdanın bulunacağını. Bu “sen nasıl istersen” ci tip soğuk damganın eksikliğini fark eder mi diye düşünürken fotoğrafları fark etti. Yani cidden Ateş gibi bir karakterden bu kadar eksik iş beklemezdim. Ben Sevda direkt Demir’e gider, Demir de belki kendini feda ederek durumu kurtarır onu bu olaydan uzaklaştırır diye düşünmüştüm. Ama anlaşılan o ki Sevda, Yasemin’le pazarlık yapmayı seçti. Bu işin sonunda Yasemin, Ateş’i ve yalanlarını korumak için zaten imkânsız olarak gördüğü Demir’i kendi elleriyle Sevda’ya sunabilir. Yani bu baya bir klişe olur ve şaşırtmaz. Diğer iki ihtimalin ilkinde Yasemin gerçekten de o odada o güne kadarki birikmiş tüm hıncının etkisiyle Sevda’yı susturmayı başarır, ikinci mantıklı ihtimal de Demir zaten durumu biliyor gider ona anlatır ve bir yol bulmasını ister Demir de Sevda’yla evlenmek zorunda kalmayacağı bir yol bulur. Ha biz illa bu bölüm vurguladığımız gibi bir fedakârlık olayı yazacağız, zaten sallantıda olan reytingleri iyice harap edeceğiz derseniz buyurun kapı orada. Sizin için değil, benim için. Kucağımda umutlarımla çıkıp gideceğim de kapıyı benim yerime siz açabilirseniz çok müteşekkir olurum.

995f28a0-b278-4464-870f-8289c3fd60f8.jpg
Sahi n'olcek bizim bu işler?

Bu bölüm yaptığım bir keşfi de müsaadenizle sizlerle paylaşmak isterim. Bendenizin de dahil olduğu büyük bir kesim Ayşen karakterinin herkesi durdurup kendi kendine konuştuğu sahnelerden hiç elektrik alamıyoruz. Bu bölüm izlerken bunun niyesini sorguladım ve şunu fark ettim. Ezgi Şenler aslında dram sahnelerinde iyi bir oyuncu, kendini âşka teslim ettiği sahnelerde de çok güzel bir enerji alıyoruz artık. Peki isyan ve inkâr sahnelerindeki sorun ne, ne oluyor da o sahneler bir türlü bize geçmiyor? Şöyle ki Ezgi Hanım özellikle de şu herkesin durduğu ve kendi kendine konuştuğu sahnelerde çok fazla kamera odaklı oynuyor gibi geldi bana. Yani kamera direkt onu bakış hizasından almasa da onu daha dışarıdan izleyebilsek, rolle ve o ânki sahneyle baş başa kalabilse bence ortaya daha güzel bir sonuç çıkar. Eğer bir yerden ya da birinin vesilesiyle denk gelir de bu satırlarımı okursa naçizane bir izleyici tavsiyesi olarak almasını umuyorum.

Saat artık gecenin ikisine yaklaşıyor. Bu periniz yorgun. Eksik bıraktığım yerler olduysa gelin yorumlarda birlikte tamamlayalım. DM kutum da düzgün bir üslupla yapılmış her türlü yoruma açıktır, müsait oldukça geri dönüş yapmaya çalışıyorum. Geciktirdiysem bilin ki kafamın biraz daha sakinleşmesini bekliyorumdur. Smile

Ümitle, sevgiyle, sağlıkla ve lütfen mümkün mertebe evlerinizde kalın. Düğünlerde takılacak altın parasını havale yapalım, tebriklerimizi ve iyi dileklerimizi telefonla iletelim. İnşallah gelecek sağlıklı günlerde yine hep beraber kutlamalarımızı yaparız. Artık hepimiz özgürlüğe hasret kaldık, sabırsızlığımız esaretimizi uzatmasın.

Sürç-ü lisan ettiysek affola.
Periniz.

* Bu Sana Son Mektubum / Şarkı / Söz&Beste: Suat Sayın

yazan: tvperisi_
kaynak: ranini.tv
82688081_3749748_4241322423441.gif
Bir masal var yaşar, uzaklarda
Bu ömür yetmez ona kavuşmaya


b-491535-sdrhd.gif
Cevapla


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi



10tl.net Destek Forumu -

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping